7 Mart 2018 Çarşamba

Gün içinde enerjinizin maksimum olması için

GÜN İÇİNDE ENERJİMİZİ ETKİLEYEN ŞEYLER


VÜCUT ENERJİSİ NEDİR VE NEDEN GÜN İÇİNDE ENERJİMİZ DÜŞER? 


Enerji dediğimiz terimi iki ayırmak daha daha doğru olur.Bunlar beyin enerjisi(Biyolojik anlamında değil) yani psikolojik enerji ve biyolojik enerjidir.

BEYİN ENERJİSİNİ NEDİR VE  ARTIRMANIN YOLLARI

Beyin enerjisi kaynağını motivasyon denen yakıttan alan enerjidir ve bana göre asıl önemli olan enerji türü de budur.Beyin enerjisi gün içinde karşılaştığımız olumsuz şeylerle giderek düşer.Sabah istemediğiniz bir şey için kalkmak,apar topar hazırlanıp okula veya işe gitmek,yolda veya işte somurtan yüzlere maruz kalmak,bir de ülkemiz böyle kötü bir dönemden geçerken.Yani gün içinde beyin enerjinizin düşmesine neden olan bir çok etmen vardır ama uygun bir düşünce tarzıyla tüm bu olumsuzluklar içinde koca bir gülümsemeyle yaşayabilirsiniz ve bunun için yapılması gereken tek şey ise beyin enerjinizi yüksek tutmak.Gün içinde enerjinizin maksimum olması içinse uğruna yaşamaya değer bir hayale sahip olmalısınız.Sabah bunun için uyanıp alarmınız çalmadan önce belki de ve ufak bir spor hatta sadece esneme hareketleri bile olur.Gün içinde somurtan yüzlere bakıp onları gülümsemeye çevirebilecek güce sahip olduğunuzu bilmek ve onun için çalışmalısınız.Ünlü kahve hikayesini duymuşsunuzdur herhalde.Yumurtayı sıcak suda kaynatırsanız sertleşir,havucu kaynatırsanız yumuşar ama kahve koyarsanız işte o kahve içinde bulunduğu suyu değiştirir işte siz de kahve gibi içinde bulunduğunuz hayatı değiştirme gücüne sahip olduğunuzu bilirseniz ve daha da önemlisi değiştirilmeye değer olduğunu düşünürseniz işte o an daha mutlu olursunuz.İnsanlar da üçe ayrılı.1 dünyayı değiştiremeyeceğine inananlar,2 değiştirebileceğini bilip bunun için çalışmayanlar buna değmediğini düşünenler.İnsanların içindeki kötülüğe odaklananlar.Her ne yaparlarsa yapsınlar olayın yine buraya döneceğine inananlar.3 ise değiştirebileceğini bilip buna değdiğine inananlar.

5 Mart 2018 Pazartesi

TAVLA NASIL OYNANILIR?

TAVLANIN TARİHİ VE NASIL OYNANILIR

TAVLANIN TARİHİ

Tavla,Dünyanın hareketlerinin sonucunda ortaya çıkan,zaman periyotlarından ilham alınarak yapılmış bir oyundur.Tavla iki parçadan oluşur ve bu iki parça on ikişer taşların konumlanabileceği yerlerden oluşur.Bu yerler günün saatlerini temsil eder.Tavlada 15 açık ve 15 koyu renk taş vardır ve bunlar bir ayın 30 gününü temsil eder.Oyundaki koyu renkli taşlar akşamı açık renkli taşlar ise gündüzü temsil eder.Tavla Pers imparatoru tarafından satranca alternatif olması için yaptırılmıştır ve  satrancın aksine sadece düşünmenin kazanmak için yetmeyeceğini anlatmaya çalışarak zekanın yanında hayatta şansın da önemli bir faktör olduğunu anlatmaya çalışmıştır.Tavla kelimesinin anlamı ise tahtadır.Kelimenin kökeni ise İtalyancadır.Tavla 15. yüzyılda Osmanlı döneminde Türklerde yaygınlaşmıştır.


TAVLANIN OYNANIŞI

Tavlada iki zar vardır.Oyunun en başında iki tarafta bir zar atar ve zarı daha yüksek olan ilk oyuna başlar ama oyunun diğer kısımlarında bir önceki oyunu kazanan başlar.Kimin başlayacağı belirlendikten sonra başlayacak kişi zarları atar ve gelen zar numaralarına göre hamle sayısı belirlenir.Oyuncu her iki zarı da oynamak zorundadır ve sırası önemli değildir.Eğer 2 zarda da aynı sayı gelmiş ise o sayıyı 4 defa oynama hakkı vardır.Zarlardan herhangi biri bir engelden dolayı dik olursa veya tavlanın dışına çıkarsa kırık sayılır ve tekrar aynı kişi tarafından atılır.Tavlada en önemli şeylerden biri kapıdır.Kapı sizin 24 haneden birine hakim olduğunuzu gösterir ve ne kadar kapıya sahipseniz tavlada o kadar avantajlısınızdır.1 hanede sadece bir taşınız varsa buna açık denir ve  rakip herhangi bir taşıyla sizin açığınızı kırabilir ve kırık taş yolun en başına yani rakibin bölgesine gider.Sizin herhangi bir taşınız kırık oldukça başka bir taşınızla hamle yapamazsınız.Kırığınızı tekrar oyuna almak içinse rakibin bölgesinde herhangi boş olan bir yerine karşılık gelen zarı atmanız gereklidir.

TAVLA OYUNU NASIL BİTER?

Tavlada tüm taşlarınızı kendi bolgenize topladıktan sonra toplama denen bir şey vardır.Oyuncu attığı zar numarasına karşılık gelen haneden taş toplar ama istenirse gelen numaraya karşılık toplama yerine hamle de yapılabilir.Aynı numarada 2 zar gelirse tıpkı hamle gibi toplamada da o numaradan 4 defa oynanır.Herhangi bir oyuncu tüm taşlarını toplarsa oyun biter ve eğer rakip henüz tüm taşlarını kendi bölgesine taşımadan olursa buna mars denir bunun karşılığında 2 puan alınır.





3 Mart 2018 Cumartesi

DOĞRU EĞİTİM NASIL OLMALI?

DOĞRU EĞİTİM


EĞİTİM NEDİR?

Eğitim,beyin denen düşünmeyi sağlayan organa sahip canlılara,düşünmeyi öğretmektir.Eğitim asla bilgi ezberletmek değildir.Siz bir insana istediğiniz kadar balık verin ama eğer balık tutmayı öğretmezseniz o asla bunu öğrenemez.Eğitimde de bu geçerlidir siz ne kadar kuru bilgi verirseniz verin eğer düşünmeyi öğretip zekayı geliştirmezseniz asla doğru eğitim olmaz.

DOĞRU EĞİTİM VERİLEBİLİR Mİ?

Doğru eğitim aslında çok kolay bir şekilde verilebilir ama bunu yapması gerekenler doğru bir eğitim sürecinden geçmediği için maalesef doğru eğitim verilemiyor.Şu an eğitim bakanının bir filozof olduğunu düşünsenize veya çok iyi bir bilim adamının olduğunu.Birkaç yılda bu sistem düzelmeye başlardı.

DOĞRU EĞİTİMİN NASIL OLMASI GEREKİYOR?

Doğru eğitimde öğrencilerin beyinleri basmakalıp ideolojilerle doldurulmayıp farklı düşüncelerle öğrencinin zekasının geliştirilmesi için çalışılmalıdır.Sanat,spor ve günlük etkinliklerle öğrencilerin somut ve sosyal zekaları geliştirilmeli ve matematik,felsefe gibi şeylerle de soyut beyinleri geliştirilip düşünmeleri sağlanmalı.Böylelikle hayal dünyaları gelişir ve geleceğe daha umutla bakmaları sağlanır.

MATEMATİK EĞİTİMDE NASIL BİR YERDE OLMALI VE NE GİBİ KATKILARI VAR?

Neredeyse hepimizin duyduğu klişe bir sözdür şimdi bu gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
Şimdi bu klişe sözün cevabını vermeye çalışacağım.
  1. Matematik,soyut düşünebilme kabiliyetinizi geliştirir.Düşünce sisteminde 3 boyutlu cisimleri hayal edebilmenizi sağlar.
  2. Matematik,bilgileri kategorize etmenizi ve gerektiğinde bunları birleştirmenizi sağlar.
  3. Matematik,evrenin her yerinde olduğu için,doğanın dilini öğrenmiş olursunuz.






EVRENİN DİLİ MATEMATİK

EVRENİN ORTAK DİLİ MATEMATİK Mİ?

İnsanın oluşundan beri geçen zamanı sürekli sıfırlayıp her seferinde şu ana gelsek acaba neler farklı olurdu.Dünya acaba nasıl haller alırdı.Düşüncelerimiz,bilim hakkında gelişmelerimiz nasıl olurdu her seferinde.Bence her seferinde fizikten farklı şeyler bilirdik veya başka bilim dalları.Newton fiziğin temellerini attı,yıllarca kusursuz kanunlar olarak algılandı ama sonra modern fizik aslında hemen hemen tüm Newton kanunlarında bir açık buldu.Peki Einstein Newtondan önce gelseydi dünyaya,şu an fizik ne durumda olurdu?

Fakat matematiğin tüm bunlardan farklı olduğuna inanıyorum.Çünkü matematik farklıdır evrenin ortak dilidir.Bizden milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki zeki canlılarla bile matematik üzerinden anlaşabiliriz.

MATEMATİK EĞİTİMİ NASIL VERİLMELİ?

Nasıl yabancı bir dil öğrenirken önce grammer öğrenip sonra hemen konuşarak,yazarak pratik yapıyorsak aynı şekilde matematik de öyledir.Sadece ezberlenerek asla anlaşılamaz.Biraz temel kanunlar ezberlendikten sonra pratikle matematik yeteneği geliştirilmeli.

1 Mart 2018 Perşembe

BEYİN ÇEMBERİ

BEYİN KADEMELİ Mİ GELİŞİR?

Sizce beyin gelişimi doğrusal mıdır?Yani beynimiz gelişir ve bir noktaya gelip doğrusal olarak mı artar?

Bence beynin gelişimi tam olarak öyle değil.Bence beynin kabiliyet yeteneği yani zeka çembersel olarak gelişir.Siz ne kadar zeki olursanız olun sizinle aynı yerde olan aptallar olacaktır her zaman.Şöyle düşünün 5 yaşındaki çocuk kalede ve biri  penaltı çekiyor.Bu kişi kalenin sağ köşesine bakıyor.5 yaşındaki çocuk sağa bakıyorsa o zaman bu sağa atacaktır deyip sağ köşeye atlar ama 8 yaşındaki çocuk onu şaşırtmaya çalışıldığını anlar ve ters köşeye atlar.Siz ise onun bunu düşündüğünü anlayıp onun baktığı köşeye atlarsınız ama profesyonel bir kaleci ise bunların hepsini düşünüp ters köşeye atlar.Şimdi burada  çok zeki bir futbolcuyla 8 yaşındaki bir çocuk aynı şeyi yaptılar.Peki bu durumda yaptığımız o kadar zeka testi o kadar toplumsal önyargılar neyin nesi oluyor.Soruya aynı cevabı veren kişilerin zekalarını bir  mi tutmalıyız?

BEYİN ÇEMBERİNİ GENİŞLETMEK İÇİN NASIL BİR EĞİTİM VERİLMELİ?

Çocukların beyin çemberini geliştirmek için yani daha derinlemesine düşünülmesi için onlara tüm kademeleriyle olaylar anlatılmalı.Yani direk kendi yorumumuzla doğruyu vermek yerine ona tüm kademeleriyle anlatıp sonra son noktaya getirmeliyiz. 


27 Şubat 2018 Salı

YALNIZLIĞIN SESİNİ DİNLEMEK

YALNIZKEN DAHA MI İYİYİZ?

İki tür siz varsınız.Birincisi başkalarının gördüğü siz ikincisi ise sadece sizin bildiğiniz siz.Genellikle olmak istediğimiz biz sadece bizim bildiğimiz bizdir ama yaptığımız şeylerle düşündüğümüz şeyler farklı olduğu için dışarıdan farklı görünürüz.Yani bence hep yakındığımız başkaları beni anlamıyor durumunu yine biz yaratırız.Demek ki biz kendimizi ifade edememişizdir.Düşünsenize sizce Tesla ölmeden önce,insanlar beni anlamıyor demişmidir,bence dememiştir çünkü kendini anlatmayı konuşarak değil de inandığı değerleri hizmet ederek anlatmaya çalışmıştı.Peki yalnız mı olmalıyız inandığımız şeyleri hayallerimizi sadece inandığımız için mi yapmalıyız.Bence hayır.Evren düşünce için vardır yani hiçbir düşüncenin ulaşamadığı galaksiler bile bir anlam ifade etmez.Yalnızlık dışarıdaki bizi besler hayallerimizi büyütür ama bunları bir şekilde düşüncenin hizmetine sunabilmeliyiz.



20 Şubat 2018 Salı

IŞIĞIN GİZEMİ

IŞIĞI  DİĞER MADDELERDEN AYIRAN ŞEY NEDİR?

IŞIK NEDEN BAZI MADDELERDEN GEÇERKEN BAZILARINDAN GEÇEMEZ?

Bildiğiniz üzere ışığın madde olup olmadığı bilimin çözmeye çalıştığı en büyük gizemlerden biridir.Ben bu yazıda ışığın neden bazı maddelerden geçip bazılarından geçemediğini açıklayan bir teoremimi size anlatmaya çalışacağım.

Şimdi şöyle düşünelim normal iki madde birbirinin içinden geçirilmeye çalışıldığında bu iki maddenin atomları arasında çok büyük boşluklar olsa da aradaki bağlar birbiri arasında geçmesini engeller.İki kafes düşünün kafeslerin bağlantı noktaları atomlar ve aradaki demirlerde bağlar olsun.Bu iki kafesi bir birinin içinden geçirmeye çalışınca demirler birbirini engeller ve birbiri içinden geçemez ama bence ışık maddedir ama arasında bağ olmayan madde yani demirleri yok sadece atomları vardır.

Peki ışık neden bazı maddelerden geçebilirken bazı maddelerden geçemez,bu gizemi nasıl açıklayabiliriz.


Bence bu gizemin nedeni ışığın geçtiği maddelerin atomlarının diziliş şekliyle ilgili.Yani tamam ışığın arasında bağlar yok ama duvarın içinden geçemez çünkü bağlar düzensiz dizilmiştir ve arka arkaya düzensiz dizildiğinden bir süre sonra bir bağa  çarpıp geri  yansır.Işığın geçtiği cam,su gibi maddelerin bağları ise düzenli bir şekilde dizilmiştir ve ışık engel görmeden karşıya geçebiliyor.